27 Mayıs 2011 Cuma

Vazelon manastırı( 1700 yıllık tarihi miras) , kızlar manastırı ve çevresindeki güzellikler ve de çirkinlikler

Merhabalar sayın doğa ve tarih dostları!

      Karlı bir hafta sonu bir gurup doğa-tarih dostuyla birlikte derneğin var oluş amacı doğrultusunda; gezme, görme ve belgeleme  şansı bulduğumuz Maçka Vazelon ve Kızlar  manastırları ve de çevresi ormanlarına ait fotoğraf makinemin kapasitesi dahilinde çektiğim birkaç görüntüyü bilginize ve ilginize sunuyorum.
      Sizlere doğal güzelliklerin muhteşemliğini ifade etmekten gurur duyarken, ne yazık ki tarihi eserlerin,  tarihi ve sanatsal muhteşemliğine karşın inanılmaz tahribatlara uğratılması, hala uğratılmaya devam edilmesi ve de buna göz yumulmasını görmek ve bu görüntüleri de üzülerek size  sunmak zorunda olduğumu ifade etmek isterim.
      Gezi sırasında Mevcut yolun yeniden düzenlenmesi ve hatta insanlara zahmet olmasın diye kilisenin içine kadar yol yapılması için işaretleme yapıldığını gördük ( inşallah doğru değildir, yoksa yol sonrası boş duvarlar dışında, ne çevre ne de tarihi yapı kalacak. Ancak emin olun bu eylem tarihi eseri Turizme kazandırmak için yapılacaktır ????.
      Dikkatimizi çeken bir unsur ise Kiremitli köyünden Vazelon a ulaşımı sağlayan orman yolunun yapımı sırasında yarılan yamaçlardan bırakılan moloz ve taşların yol altında kalan yamaçlarda yüzlerce metre nasıl erozyon ve heyelanlara neden olduğu ( resimlere bakınız) ve de orman koruma amaçlı yol nedeni ile  binlerce ağacın bir daha geri gelmeyecek şekilde nasıl yok edildiğini görmekti. Olay 10 yıla yakın bir süre önce oldu ancak yamaçlar hala çıplak, orman geri gelemedi ve de gelişemeyecek. Buna ait görüntülerde ektedir. Ormana bakım yapmak için ormanı yok etmek ?????. İnşallah bakım yapmak amacı ile yeni yol düzenlemesi yeni erozyon ve orman katliamlarına neden olmaz. Takipçisi olacağız.
      Kızlar manastırı (Panaia Keramista ) Maçka'da var olan 3 manastırdan birisi ve Değirmendere vadisine direkt bakan ( Trabzon Zigana Yolunu gören) bir konumda yapılmış bir manastır idi. Ancak manastırın Kilisesi ve diğer yaşam mahalleri temel seviyesine kadar yok edildiği ( sadece yıkılmadı taşları ortada yok) için sadece kapısı olmayan ( köylü koyun saklamak için kapı takmış) dış duvarlar, yaşam mahalline ait bir  yapı ve sarnıç kalıntısı görülebilir durumda. Manastıra yöre insanının bakışını, çöplerini manastırın üst kısmına dökerek manastır alanında birikmesini sağlamaları ile anlayabiliyoruz)
      Vazelon Bölgenin ilk manastır kilisesi ve yaklaşık 1700 yıllık bir  tarihe sahip ortodox (Rum) manastır ve kilisesi ( Ek bilgi Kilise kayıtları incelendiğinde kiliseye bağlı çevre köylerdeki Rum ların 1/4 üne yakınının  Türk kökenli ( kuvvetle muhtemel Kıpçak, İskit) olduğu araştırmalarla ortaya konulmuş). Yani Anadolu dışından gelenlerin değil bölgenin Hıristiyan halkının bir kilisesi idi. İdi çünkü  özellikle son 20 yılda ve maalesef geçen yıl içinde, kilise ve manastır ciddi tahribatlara uğratılmış, yapısal özelliği yok olma noktasına getirilmiş. Koruma olmadığı gibi kolay ve aletli tahribat yapılabilmesi için manastır yakınına iki köyden yol bağlantısı sağlanmış.
       
    Vazelon Manastır kilisesi ve şapel duvarlarında sağlam kalan son birkaç fresko ( duvar resmi) incelendiğinde anlatılan olayların cennet cehennem, ölüm, kıyamet günü, günah ve sevapların karşılaştırılması ( tartılı resim) , sur düdüğü çalan İsrafil, amel defteri açılması ve ahrette şahitlik edecek din ileri gelenleri nin olduğu  ahret sürecinin bizim dinimizde aynı algıyla anlatılıyordu. Anlatılıyordu ancak anlayan kim, kendi dinini dahi  doğru bilmeyen bizim insanımız, ne tarihe ne de başka bir dine saygı göstermiyor, ahret freskosunun üstüne hakaret yazabiliyor.
      Acaba biz gerçekten 600 yıl başka din ve ırktan olanları bağrında ( öyle bağrındaki en ücra köyde, Vazelon gibi dağ başında) yaşatma hoşgörüsü ve büyüklüğünü gösteren bir milletin torunları mıyız. Bir yanlışlık var  ne!!!!!!
      Yıl 2011 ve biz hala tarihten, başka dinlerden, taştan, topraktan, tarihi eserden ve bu tarihi  eserleri yapanların torunlarından korkuyoruz. İzlerini silmeye çalışıyoruz ( daha doğrusu kazıyabildiğimizi zannediyoruz) .
       Hala bu cennet vatanın bizim olduğuna inanamıyoruz. Sahip çıkma cesaretini gösteremiyoruz.  Niçin ???:  cehaletten, bilgisizlikten, hoşgörüsüzlükten ve insana ve insana ait olana saygısızlığımızdan.

Yrd. Doç. Dr. Coşkun ERÜZ
Doğal ve tarihi Değerleri koruma Derneği















Saygılarımla

Coşkun ERÜZ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder