20 Mayıs 2011 Cuma

KURUM vadisi ( Krom, Gorom, Kromni), Antik çağdan 2011 e gelebilmiş, ancak yok edilmek üzere olan antik yerleşim

Merhabalar sayın doğa ve tarih dostları!


Baharın yeni başladığı güzel bir günde (16 Nisan 2011) gezme fırsatı bulduğumuz bölgemizin en gizemli, Gümüşhane KURUM vadisi ve KURUM antik yerleşimi, bölgedeki ilk Roma kalesi, 1500 yıllık ilk kiliseye ( Şamanliniki-Şamanlı) ait fotoğrafları bilginize ve ilginize sunuyorum.

Bölge ile ilgili bilgiler, sayın Güler ERÜZ ün doktora çalışması için 2.5 yıl sürecinde derlenen bilgi ve belgeler ve çalışmalara dayalı olarak verilmiştir

Bölgemizin tarihi antik yerleşimlerinden birisi olan (Bizans imparatoru Justinyen in bölgeyi ele geçirdiği MS530 tarihinde, yerleşim olduğu yazılı olarak kayıtlıdır, yani 1500 yıldan daha eski bir yerleşim) antik çağın bölge halkı olan Tzan-Çan-Can ların, İskitlerin ( Kurum çevresi dağları İskit dağı olarak adlandırılmakta idi), Bulgar Türklerinin ( Zigananın doğusundaki dağlar, Osmanlı kayıtlarında Bulgar dağı olarak geçmektedir) yurdu ve Bulgar hakanı Kurum Han dan adını alan, Madenleri ve antik ipek yolu üzerinde bulunuşu nedeni ile 20. Yüzyıla kadar çok önemli bir ticaret ve kervan yolu olan Kurum Nahiyesi ve ona bağlı 55 mahalle ve 10 köyden oluşan yerleşim(1600-1700 de 20-25.000 özel imtiyazlara sahip, bölgeye göre zengin bir halkın yaşadığı nahiye ve bağlı madenci köy yerleşimleri ) . Bölge adı Osmanlı kayıtlarında ve de İngilizce ve bazı Yunanca kaynaklarda ağırlıklı olarak KURUM olarak adlandırılmaktadır. Ancak halkın telaffuz farklılığı ve dil farklılığına bağlı olarak, bölgede yaşayan yerli halk bölgeyi GOROM-GROM olarak adlandırırken, günümüzde havzada yaşayan Trabzon kökenli sakinler, G harfi yerine K harfini kullanmalarına bağlı olarak bölgeyi KOROM-KROM olarak adlandırmaktadırlar. Bölgenin madencilik dönemi ( 1600-1910) sakinlerinden olan yerli Rum lar ise bölgeye 1800 den önce KURUM ve halkına KURUMLİ demekte idi. (bölgeden göç ederek Yozgat Akdağmadenine yerleşen madencilere KURUMLİ denmekte idi ve buğün dahi bu soyadı taşıyan aileler mevcuttur)
1812 Yunanistan bağımsızlık hareketi sonrası gelişen Yunan milliyetçilik akımı, Pontos olarak adlandırılan Karadeniz bölgesinde yaşayan yerli Hıristiyan Rumlar arasında İncilin Yunanca okunmak ve anlaşılmak zorunda olduğu, her hıristiyanın da Rumca konuşması gerektiği inancının, Papazlar tarafından halka baskı ile kabul ettirmesi ve Yunanistan da eğitilerek bölgeye gönderilen öğretmenlerin Yunancayı her Rum köyünde öğretmeye başlaması ile birlikte 100 yıllık süreçte bölgenin ortodox hıristiyan halkının tamamına yakını Rumca ve Yunanca okuyup yazar hale getirilmiştir.d(Rum kelimesi yanlış olarak Yunanlı olarak algılansa dahi, doğrusu Romalı ya da Anadolulu demektir, Fatih Sultanın Namlarından biriside Diyar ı Rum Padişahıdır)

Kurumun baharı müjdeleyen ilk çigdemleri
Yunan milliyetçiliğinin bir diğer etkisi ise yaşanılan yerlerin mümkün olduğunca Yunanca anlamlı isimlerle ifade edilmesi anlayışının hakim kılınmasıdır. Bu 1812 sonrası dönemde KURUM olan bölge adı Yunanca Kayalık anlamına gelen KROMNİ şeklinde ifade edilmeye başlanmıştır. Ancak bu değişim her yerde uygulansa da mevcut eski isimler ortadan kaldırılamamıştır:
Örnek: Kurum merkez mahallesi Şamanlı- Rumca Şamanandon yapılmış , Şarlı(Sarıoğlu)-Sarandon, Zemberekli-Zemberekandon (Rumca andon eki Türkçe lı eki anlamına gelmektedir)

KURUM nahiyesi ve köylerinde yerli RUM, yunan kökenliler haricinde, Müslüman ve Hıristiyan Türk ( Hıristiyan olanlar kendilerini Rum saydığından mübadele ile Yunanistana gönderilmiştir), Kürt, İranlı, Alman, Fıransız, Macar, Arnavut kökenli halklar yaşamakta idi. Farklı kökenli halkların var oluş nedeni madenlerde çalışmak üzere Osmanlının farklı bölgelerinden madencilik konusunda uzman kişilerin zorla yada kendi isteği ile madenlerde çalışmak ve sanatı öğretmek için bölgeye yerleştirilmesinden kaynaklanmıştır.


MS 1530 da inşa edilen Tarihi Kurum Kale

1923 nüfus mübadelesi öncesinde 1790, 1812, 1870 ve en son 1916 Osmanlı Rus harplerinde, Kurum vadisi Rum halkı, Rusların kışkırtması ve teşviki ile Osmanlıya baş kaldıran yada kafkaslardaki madenlerde çalışmak isteyenler usta madenciler aileleri ile birlikte, Kars'a, Tiflis'e, Ermenistan, Batum ve Kırım cıvarına yoğun olarak göç etmişlerdir. Ayrıca bölge madenlerinin işletilemeyerek, kapanması ile bölge madencileri iş bulmak için Anadoludaki tüm madenlere ve bir kısmı da büyük kentlere göç etmiştir. 1923 nüfus mübadelesinde yaklaşık olarak 1500-2000 hane Rum mübadele ile Yunanistana göç etmiştir. Mübadele ile boşalan köyler ve içinde yüzlerce anıtsal konak, çeşme, köprü, kilise vb yapı bulunan mahalleler, Yunanistandan gelen Selanik göçmenlerine tahsis edildi. ancak bu göçmenlerin bölgeyi beğenmeyerek yerleşmeyip satması nedeni ile 1930 a kadar köyler çoğunlukla boş kldı ve tahrip olmaya başladı. 1930 sonrası bölgeye Gümüşhane Kürtün bölgesi ve bölgede yaylaları bulunan Trabzon un Maçka ve Yomralı köylüler satın alarak yerleşmeye başladı. Ancak hayvancılık ve yaylacılıkla geçinen halkın mevcut büyük konaklar ve evleri kullanamaması, bakım onarım gerçekleştirmemesi nedeni ile yapı stoğunun yayla evi olarak kullanılabilecek yapıda olanları hariç tamamına yakını 70 yıllık süreçte yok olmuş, bütün kilise (50-60), anıtsal çeşme (15) ve bazı köprüler (5) hazine bulma umudu ile yıkılmıştır ( bölgenin en büyük bazilikal ve taş işçiliği en iyi olan ve tam anlamı ile sağlam kalmış Gavalak (Guluvena) kilisesi 2006 yılında anıtlar kurulu tarafından tescillendikten 6 ay sonra hazine avcıları tarafından çökertilmiştir)


Bölge barındırdığı tarihi kimlik ve mevcut yapıları ile dahi büyük bir ilgi ve talep görürken, ne yazık ki bölgeyi korumakla ve tanıtmakla yetkili kamu kurumlarının sağa sola tabela yerleştirmek ki bu tabelalardan tanıtım amaçlı Şamanlı-Bulutyayla camisi önüne konulan tabela tam bir bilgisizlik ve ilgisizlik abidesi olarak durmakta, tabelanın ve caminin altında bulunan mahallede ise devletin yapmadığı arkeolojik yüzey araştırması yerine, vatandaşlar dozerle yerleşim yerleri ve tarihi kalıntıları, tarihi yetkililerin gözünün içine bakarak yerle bir etmektedir.

Yok edilecekse neden tanıtıyoruz, tanıtıyorsak neden korumuyoruz. Galiba dostlar alışverişte görsün diye!!!!!


Kaynaklar:
-Güler ERÜZ; Gümüşhane Kurum Vadisi Maden Köyü Yerleşmeleri, Dolktora Tezi, KTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, 2008
-Coşkun ERÜZ ve diğ, 2010,  Antik Çağdan Günümüze Gümüşhane-Torul-Kurum (gorom,komni) Vadisi  Demografik Değişimi, Il Oluşunun 85 Yılında Gümüşhane Sempozyumu.


Saygılarımla


Coşkun ERÜZ

Şamanlıniki kilisesi kapı portalı


Kurum vadisinin en büyük ve işçiliği en iyi kilisesi (Azize Meryem kilisesi) ( ne hazindirki yapı 2005 te koruma  altına alınmak üzere tesçillenmiş ve 2006 yılında sağlam olan üst yapısı çökertilerek bir tarih yok edilmiştir)
 
 
 
  

Kurum vadisinin giriş kapısı İkisu (Harava ) köyü
Kurum Nahiyesinin en büyük ve kapsamlı
 konağından ayakta kalabilen 1/5 lik kısmı)
 
Kurum Nahiyesi Gavalak (Gerandon) kemer köprü

    
Kurum Nahiyesi okulu ve şahsa ait bölgenin en küçük kubbeli
 kilisesi ( yeniden doğuş-transfiqurasyon kilisesi)
    
Tarihi tanıtmak yerine, yanlış ve eksik bilgilerle yanıltan tabela !!!!!

 
Tarihi taş evlerden ayakta kalabilen birkaçı



Rumların Aziz Zekeriya olarak adlandırdığı dağa ve
Kurum kaleye yürüyüş


Kurum vadisi en eski kilisesi  -Şamanliniki (Şamanlı) -
kapı detayı (mevcut yapı 19. yüzyılda yeniden yapılmıştır)


1 yorum:

  1. Merhabalar, Yurdumuzun özellikle de Doğu Karadeniz Bölgesinin sahip olduğu, doğal, tarihi ve kültürel değerlerin tespiti, tanıtılması ve korunması için toplumu bilinçlendirmek ve bu bilgileri paylaşmak amacı ile oluşturduğunuz bu blog için teşekkür eder, özverili çalışmalarınız için sizleri yürekten kutlarım. Saygılarla.

    Fuat MEYDAN

    YanıtlaSil